8 Nisan 2015 – Ali Ulutaş – Dostlara Yeniden Merhaba

Ali-Ulutas-Makale-Header

Bu ara NSW’de yapılan Milletvekili genel seçimlerini referans alarak biraz Avustralya gündemiyle ilgilenmek istedim. Ama bazı olaylar, tavırlar Türkiye gündemine dönmemi zorunlu hale getirdi. Şöyle ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Romanya’nın Başkenti Bülkreş’e yaptığı gezi dönüşünde uçakta iken kendi yalaka basınına yaptığı açıklamada “İstanbul, Çağlayan Adliyesinde yapılan saldırı mezhep ağırlıklıdır. DHKP-C Aleviliğe dayanmaktadır, oralarda beslenmektedir” şeklinde açıklamalar bulunmuştur. Yalaka basın da Alevileri hedef tahtası haline getirmek ve mezhep kışkırtıcılığın her türlüsünü sergileyerek Alevilere veryansın yayınlar yapmaktadırlar.

Şimdi olaya vijdani ölçüler içerisinde daha geniş bir çerçevede bakalım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları Şunun ispatıdır. Derlerki “Dünyayı nasıl bilirsin, kişinin kalbindeki gibi bilirim”. Çünkü Cumhurbaşkanı Suriye’de Devlet Başkanı Alevi olduğu için Sünni bir Başkan oraya dikmek için olmadık oyunlar tezgahladı. İslami inancı Hz. Muhammet aleyhiselamın ilkelerini yok eden, Ehlibeyt’ini yok eden, Muaviye anlayışını hakim hale getirerek İslamiyet’i bölen Emevilerin camisi olan Emeviye camisinde namaz kılmayı amaçlamakta iken, amacı gerçekleşmeyince bir Sünni fanatiği gibi durmadan Alevilere saldırmaktadır. El Kaide ve IŞİD gibi Sünni kökenli terör örgütlerine yardım ettiği iddia edilirken bir fanatik gibi hareket etmektedir. Irak’taki Türkmen’lerin ezilmelerine seyirci kalırken onların Şii olmaları Türkmen’liklerini göz ardı edilmelerinin nedeni sayılmaktadır. 25 milyon Aleviye bu tür asılsız suçlamalarda bulunması onun fanatikliğinin, dünyaya fanatik Sünni gözüyle baktığının ispatıdır. Yoksa 80 milyonun Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan bir kişi kendi Cumhurunun içerisinde böyle bölücü, kışkırtıcı, çatışmalara zemin hazırlayıcı, tahrikçi açıklamalarda bulunurmu idi?

Şimdi olayı biraz daha genişletelim. Üç-Beş bin cahil sürüsünün IŞİD’a ve El Kaide’ye bilmem şu veya bu dinci terör örgütüne katılmaları ile biz tüm Sünniler teröristtirler terbiyesizliğini sergilemeyiz. Ya da öldürülen savcının makamını basan teröristler Alevi değil, Sünni ailelerin çocukları idiler. Şimdi biz tüm Sünniler DHKPC’i dirler mi diyelim? Hayır, böyle bir suçlama da en büyük terbiyesizliktir. Böyle açıklamalar topluma karşı, insanlığa karşı işlenmekte olan suçların tahrik temelleridir. Biz Aleviler böyle basit, insan kanına susamışlığı her dönemde red ettik. İnsanlık var oldukça da red ederiz.

Bay Erdoğan ve yardakçıları ne kadar tahrik ederlerse etsinler, biz biliyoruz ki Anadolu’da yaşıyan, Anadolu’nun derin kültüründen beslenerek bu günlere gelen Anadolu insanı üç-beş tane fanatik yobaza rağmen birlikte barış içerisinde, kardeşçe yaşamayı ilke edinmişlerdir. Böyle bölücülüğe ve bölücülere lanet okumaktadırlar. Bu tür yukarıdan üç-beş oy alabilirmiyiz basit mantığıyla yapılan ve yapılmaya çalışılan kışkırtıcı tavırlar toplum katmanlarınca kabul görmemektedir. Alevinin Sünniyle, Sünninin Aleviyle lokmalarını bölüşmekten öte hiç bir sorunları yoktur, olamaz da. Bin yıldır o topraklarda her iyi ve kötü günde beraber olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bu güne kadar beraber ağladık, beraber güldük. Kimse bizi oyuna getiremez.

Son olarak diyorum ki, Sayın Erdoğan, sen böyle Açıklamalar yaparken, bir Alevi olarak diyorum ki, ben senin şahsına değil sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün hediyesi olan o kutsal Cumhurbaşkanlığı makamına saygı duyarım. Senin o makamı işgal etmen de sadece bir talihsizliktir. Gün gelir, devran döner her şey ortaya serilir. Bekleyip görelim.

Saygılarımla
Ali Ulutaş
8 Nisan 2015

Ali-Ulutas-Makale-Header

Comments are Closed